DÜNYA ÜZERİNDEKİ TEK MİSTİK VARLIK CİNLER DEĞİL - UZUN BİR SERÜVEN

korkunç foto

Dünya üzerindeki tek mistik varlık cinler değil - Uzun bir serüven

"Öncelikle ben küçüklüğümden beridir metafizik ile ilgilenirdim ancak lisenin ortalarında bıraktım çünkü sanıldığından çok daha kötü bir şey... iki yıl önce ailemin evden gitmesiyle 3 aylık evde tek kalma serüvenim başlamıştı. Buraya kadar her şey tamam ama olayların asıl başlama zamanı evde tek kalışımın 1. ayına denk geliyor. 1. ayın hatırlamadığım bir gecesinde garip bir rüya gördüm." Rüya şöyleydi:


Okul arkadaşlarımla eve geliyorum bir yandan da arkadaşlarla muhabbet ediyoruz. Ben evde tek kaldığımdan dolayı onlarda bana gelmek istiyorlar, bende "tamam" diyorum. Hava bulutlu ama garip şekilde her yer aydınlık. Kısa bir yolculuktan sonra eve yaklaştığımızda bakıyorum ki evin etrafını polisler çevirmiş. Ne olduğunu sorduğumda "içeride katil var" diyorlar. Ben de merak edip evin arkasından dolanıyorum. Evin arkasında bir, el arabası ve el arabasının içinde bir kafa var. Korkarak geri döndüğümde ne arkadaşlarımı ne polislerden hiç kimseyi bulamıyorum. Çaresizce eve giriyorum. Korkuyla etrafa bakarken uyanıyorum.


Uyandığımda saat 5.30 sularındaydı yani hava yeni yeni aydınlanıyordu. Rüyanın verdiği korkuyla hemen evi dolaşıp etrafa baktım. Kimseyi bulamadım ama yine de beni biraz korku kaplamıştı. Sonradan hatırladım ki dış kapıyı zaten kilitlemiştim. İçim bir ferahladı. Elimi kapıya attım ve kapı direkt açıldı. Kilitli falan değildi. Korkudan evin her yerini tekrar arayıp odama girdim ve kapımı kilitleyip korkuyla beraber uyudum.

Uyandığımda gün iyice aydınlanmış ve güneş çıkmıştı. Bu yüzden rahatlamaya başlamıştım. "Neyse ya belli ki kapıyı akşam kilitlememişim demek ki" diye kendimi avutuyordum. Kahvaltı yapıp sahile yürüyüşe gittim. Yürüyüş dönüşü içecek falan alıp eve girdim. Rüyam tekrar aklıma gelmişti ve ben yine korkmaya başladım. Metafizik işlerle uğraştığım zamanlardan arkadaşım olan Selime bu konuyu anlatmak istedim. Selimi aradım ve direkt telefonu açtı açtı. Selamlaştık falan sonra dedim ki;

+ "kanka ben bir rüya gördüm ama bu garipti sana anlatmak istedim". 
- "Hani bırakmıştın lan o işleri" diye karşılık verip güldü. 

Neyse ben buna rüyamı anlattıktan sonra tekrar gülerek "rüya işte be oğlum ne olacak" dedi. Bende "tamam o zaman hadi görüşürüz kanka kendine iyi bak" dedim. Durdu ve bana "sen tek kalıyordun değil mi?" dedi. "Evet kanka istersen gel bana" deyip evime davet ettim. "Tamam yarın müsaitsen sana geleyim" dedi. Telefonu kapattıktan sonra o gün boyunca film izledim.

o gece gördüğüm rüya aynen şöyleydi;

korkunç tapınak


Eski bir tapınak gibi yerdeydim. Gene hafif puslu bir hava vardı. Tapınağın içine girdiğimde içerisinin boş olduğunu gördüm. Daha sonra arkamdan şu filmlerde ki gibi bir cadı geldi siyah cübbeli ve başında siyah örtülü bir cadı. Ten rengi griydi ama yüzü görünmüyordu. Sadece gri olduğunu ellerinden anladım. Bana "sevgi başkasının içinde kendi bütünlüğünü yaşatmandır" dedi. O anda uyandım. 

Bu rüya aslında korkunç bir rüyaydı ama zerre korkmamıştım hatta o cadı da garip bir şekilde sevgiyi hissetmiştim. Günlük rutin şeyleri yaptıktan sonra Selimi bekledim. Selim gelince ilk işimiz hasret gidermek oldu çünkü epey uzun zamandır görüşmemiştik. Sonra film falan izledik bir kaç bir şey yedik. En son benim kütüphaneme bakmaya sıra gelmişti. İşte felsefe kitapları, roman, mesnevi falan normal sayılacak bir kütüphaneydi. Garip olan tek yanı içinde 1000'den fazla sayfalık bir havas (islami büyü gibi bir şey) bir de eskiden yaptığım bir asa vardı. Havas kitabı eskiden beridir bizim ailemizde. Asamın içinde obsidyen taşı, tuz, yağmur suyu, toprak, ametist taşı vardı ve asam üzerine kan sürülüp dolunay ışığında bekletilmişti. Bu büyüsüz enerjisel bir asaydı. Müslüman olduğum için ben büyü falan yapmazdım. Kitaplarıma baktıktan sonra sıra havas kitabına geldiğinde Selim kitabı istedi ama vermedim. Gidip de cin çağırmaya çalışıp başına bela alacaktı biliyordum. Biraz daha takıldıktan sonra uyuduk.

Sabah kahvaltıda Selimle konuşurken gece uyandırdın beni iki de bir dedi. Şaşırdım çünkü gece mışıl mışıl uyumuştum. Kahvaltıdan sonra biraz daha oturup gitti. Bu kadar kısa durmasını garipsedim çünkü doğrusu beraber daha yapacak çok şey vardı. Günün ilerleyen saatlerinde bu metafizik alemin ünlüsü olan parapsikoloji geldi. Parapsikolojiyi bilmeyenler için şöyle açıklayayım;

Paranormal parapsikoloji. Yani doğaüstü olayları inceliyor mesela telepati, zihin kontrolü, telekinezi (zihin gücü ve enerjiyle cisimleri hareket ettirme), lunarkinezi (karanlık enerji kullanma) vs. Bunun gibi bir çok olaylar var. İnternette kısa bir araştırma yapan anlar ne demek istediğimi. Özetle ben bu parapsikolojide üç şeyi iyi yapardım. Bir psişik savunma, iki psişik şifa ve üç zihin kontrolü. Bu gibi şeyler için insanın büyü yapması gerekmiyordu sadece odaklanması ve enerjisini belli bir noktaya yönlerdirmesi yetiyordu. Bu yüzden bu konulara epey yoğunlaşmıştım. Tekrar bunları hatırlayınca keşke bırakmasaydım dedim...

Parapsikoloji ile ilgilenmeye başladığımda bende ergendim hatta benim gibi ergenleri toplayıp beraber bir şeyler yapmaya çalıştık. Selimle beraber diğer ergenleri toplamıştık. Zaten Selimi de bu işe ben başlatmıştım. İlk başta baya dalga geçmişti ama sonradan ona bir şeyler gösterince özellikle psişik şifa kullanarak onu hastayken iyi ettiğimde inanmaya başlamıştı ve beraber kendimizi geliştirdik. O ve ben bu işte zıt gibiydik ben savunma yapardım o hep saldırıya yönelikti sanki gücünü ispatlamak istiyordu. Cinlerle de epey uğraşıyordu hatta ona hizmet eden (bizim öyle sandığımız) bir cin bile vardı. Selim asla benim kadar güçlü olamadı onun psişik saldırı yapacağı kişileri ben korurdum bu da onu deli ederdi. İnsanlara yardım etmeyi seviyorum. Sanırım bu da beni güçlü hissettiriyor.

Bunları düşündükçe tekrar geri dönesim geliyor. Bende karar verdim ufak bir giriş yapacaktım. Telefonla arayıp Selime söyledim. Sanırım pek sevinmiş gibi değildi. O da artık bu işlerin zararlı olduğunu anlamıştı. Bana hemen birinin ismini söyledi "Kader". Arkadaşıymış ve hastaymış "yardımcı olur musun?" dedi. Peki tamam dedim. Sonra telefonu kapatıp kızın whatsapp'dan numarasını attı. Kız çok güzeldi. Siyah saçlı, beyaz tenli şu sürekli karanlık, gece kızı modlarında takılan yani tadından yenmez. 

+ "Merhaba Kader dedim ben Selimin arkadaşı". 
- "He biliyorum seni Selim senden çok bahsetmişti. Sen bırakmıştın diye biliyorum bu işleri" diyip smile attı. 
+ "Bırakmıştım ama ufaktan bir başlayayım hastaymışsın istersen ben yardımcı olurum" dedim. Teşekkür etti ve başladım. 

Psişik şifayı yapma yöntemim kendi enerjimden ona vererek olacaktı bu yüzden teknik doğrultusunda auramı (enerji alanı) ona bağlayıp enerji aktarmaya başladım (enerji aktarımı için yan yana olmaya gerek yok) 5 dk sonra feci yorgun düşmüştüm. Sanki enerjimi ben göndermiyordum o emiyor gibiydi. 

+ "Nasıl daha iyi misin" dedim. 
- "Çok iyiyim teşekkürler" diyip öpücük gönderdi. 

Normalde kıza böyle bir olayda yürürdüm ama yorgunluktan sadece gülücük atıp direkt uykuya daldım.

korkunç ve ıssız otel


Rüyamda;
Bir otele giriyordum. O da ayırtmışım. Yukarı doğru çıkıyorum. Yukarıda Tayvanlı bir kız havlu diziyor göz göze geliyoruz biraz hoşlanıyorum kızdan. Sonra odamda kalmaya başlıyorum. Bir kaç gün sonra yukarı katta olan sesler için yukarıya çıkıyorum ve odanın kapısını açmamla birlikte simsiyah örtülü insanların bana bakması bir oluyor. Beni alıp esir ediyorlar. Tam bu sırada otelin kapısına değişik şekillerde bir canavar ordusu dayanıyor siyahlı adamlarla canavarlar savaşmaya başlıyor. Siyahlı adamlar yenilirken benim cebimde bir şey parlıyor bir taş. Siyahlı adamlar birbirlerine bakıp beni çözüyorlar bende taşı elimde sıkıyorum ve bir anda geçmişe gidiyorum. Ne yapacağımı düşünürken beynimde şimşekler çakıyor. Tabii ki bu savaşı engellemek. Bir şekilde savaşı engelliyorum (nasıl yaptığımı tam hatırlamıyorum yıllar oldu) sonra taşı bir kere daha sıkıp tekrar geçmişe gidiyorum. Burası rüyanın başı. Otele yürüyüp giriyorum yukarı çıkıyorum Tayvanlı kızla tekrar göz göze geliyoruz ama bu sefer ikimizde gülümsüyoruz ve ben uyanıyorum.

Bende hala yorgun olmama karşın Kader'in benden yardım istemesine dayanamadım ve" bekle yardım edeyim" yazdım "çok çok teşekkürler" yazıp ağlayan surat koydu. Şifaya başladım ama bu sefer hayvan gibi enerji veriyordum kız iyileşsin diye. 10 dk böyle devam ettim ve gerçekten baya yorgunluk hissediyordum. Bu sırada yorgunluktan uyuya kaldım. Uyandığımda direkt whatsapp'a baktım ve Kader üst üste bir sürü mesaj atmıştı;

- "Canım ben daha iyiyim bırakabilirsin artık".
- "heeey". 
- "Bir şey mi oldu?"
- "bak evine gelirim".

Bu kadar da az değildi elbette ama hepsini yazmadım mesajlar sıkıcı olmasın diye. Evime mi gelecekti o kadar da olmaz diye düşünüyordum. Hem evimi bilmiyor? derken aklıma Selim geldi. Direkt aradım. "Ne var kanka kız belki teşekkür etmek istiyor" diyerek güldü. Ev adresimi vermişti. "iyi lan" diyip kapattım ve Kadere mesaj attım;

+ "Gelme ya hastasın enerjini boşuna harcama" falan. 

10 dk sonra mesajıma cevap verdi "aşağıdayım bak pencereden" diye. 

Bende balkona çıktım aşağıya baktığımda bir kız el sallıyordu. Sanırım o dur diye düşündüm. Kapıyı açmaya gittim. Kader asansorü çağırıp gelene kadar 3 dk vardı. Bende hemen naneli sakızı birkaç kere çiğneyip tükürdüm parfüm sıktım ve geri geldim. Asansörün kapısı açıldığında neredeyse kalp krizi geçirecektim çünkü kız afet gibiydi. İçeri buyur ettim geldi sarılıp "her şey için teşekkürler" dedi.

Açıkçası kader bana sarıldığında bu hoşuma gitti gerçekçi olmak gerekirse. 
Neyse içeri geçtik oturduk bana" neden cevap vermediğimi" sordu bende "dünden beri yorgun olduğumu ona şifa yaparken de içimin geçtiğini" söyledim. Yüzü değişti. Üzülmüş gibi bir ifadesi vardı. "Daha yapma o zaman" dedi üzgün şekilde. "Olur mu öyle şey ben yardım etmekten asla kaçmam" dedim. Gülümsedi.

Benimde yeni aklıma geldi. Kader de bu ortamın içindeydi yani o da biraz bilgili sayılırdı, bu olay neden oluyor sence bir fikrin var mı dedim. Yere bir süre bakıp daha sonra bana dönüp "maalesef" dedi üzgün bir ifadeyle. Göz bebeklerinin küçüldüğünü gördüm. Yalan söylüyor olmalıydı. Hiç uzatmadan "yalan söylüyorsun göz bebeklerin küçüldü" dedim. Sanki bunu bekliyormuş gibi "yaa ajan mısın sen" dedi ve güldü. Bende güldüm şirinliği aklımı başımdan alıyordu. Sonra evi gezmek istedi bende "olur önden buyur" dedim. Sıra benim odama gelince kitaplığımı gördü ve "vay sende kültürlüsün bu kadar kitabı nasıl okudun?" dedi ve kitaplara bakmaya başladı. Havas kitabımı eline aldı ve duraksadı. O an bir garip hissettim. "Bu kitap değişikmiş" diyip yerine bıraktı. Sonra biraz daha oturup gitti.

Kaderin bu sürprizi güzel olmuştu. Hafiften sevmiştim bu kızı... Tabii Selimin de ev adresimi vermesi iyi olmuştu ve bende hemen selimi aradım. 

+ "Kanka kader geldi takıldık biraz sonra gitti" dedim.
- "Ne o sesin yeni doğmuş fil yavrusu gibi" diyip güldü.
+ "Tamam lan uzatma iyi ki vermişsin adresi" dedim. Durduk. 

büyü kitabı


Telefonu kapattıktan sonra biraz mistik şeylere geri döneyim dedim kitaplığımda ki havas kitabı dikkatimi çekti karıştırmaya başladım cin çağırma, evliyalardan yardım, hüddam falan bir yerde koruma kalkanı diye bir dua buldum. Sadece duaydı başka bir şeyi yoktu. Bende okudum. Akşama doğru Kadere mesaj attım 

+ "bugün güzeldi" dedim. 
- "eveeet:))" dedi. 

O gece geç saatlere kadar konuşup uyuduk. Sabah uyandığımda yağmur yağıyordu. O gece rüya falan da görmemiştim, gayet dinç uyanmıştım. Kahvaltıdan sonra artık evde bu monotonluktan iyice sıkıldığımı farkettim. Değişik bir şeyler olmalıydı yoksa patlayabilirdim sıkıntıdan bende düşünmeye başladım.

Sonunda eskiden parapsikoloji için kurduğumuz grubun toplandığı mekana (bildiğiniz mezarlık ama orada ağaçlık alanlar falan vardı) gitmeye karar verdim. Şemsiyemi alıp yola çıktım. Burası benim evimden yürüyerek gidilmeyecek kadar uzaktı ama otobüsle 30 dk ya gidiliyor. Durağa geldim biraz otobüs bekledikten sonra yola çıktım. Mezarlığa vardığımda otların uzaması dışında başka pek bir farklılık yoktu. Bende içeri girip bizim ağacın oraya doğru yürüdüm yaklaştığımda iki kişinin ağacın yanında ayakta durduklarını farkettim. İyice gidince bu iki kişinin Kader ve Selim olduğunu anladım. Sevinmiştim "en azından tek başıma burada sıkılmayacağım" diye. Tam seslenecektim ki Kaderle Selim öpüşmeye başladı. Neye uğradığımı şaşırdım altüst oldum.

Dünya üzerindeki tek mistik varlık cinler değil - Uzun bir serüven - Part 2'ye gitmek için tıklayın

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar