DÜNYA ÜZERİNDEKİ TEK MİSTİK VARLIK CİNLER DEĞİL - UZUN BİR SERÜVEN - PART 2


korku hikayeleri

DÜNYA ÜZERİNDEKİ TEK MİSTİK VARLIK CİNLER DEĞİL - UZUN BİR SERÜVEN - PART 2

Sevgili olduklarını bilmiyordum ve Kaderden hoşlanmaya başladığım için bu fena koymuştu bana. Olduğum gibi geri gittim ve mezarlıktan çıktım şemsiyemi kapattım ve ıslana ıslana durağa doğru yürüdüm. Durakta Selimi aramak geldi aklıma 

+ "Kanka napıyorsun" dedim.
- "Ders çalışıyorum evdeyim sen napıyorsun" dedi. 

Suratına kapattım. Sonra kaderi aradım 

+ "napıyorsun" dedim. 
- "Hiç canım kızlarla kafedeyiz" dedi.
+ "hangi kafe bende geleyim" dedim. Biraz bekleyip
- "yok gelme şimdi kız kıza takılıyoruz" dedi
bende direkt telefonu sinirle kapattım ve otobüsü beklemeye devam ettim

Eve vardığımda aslında düşündüğümden daha kırgın olduğumu anladım. Ama bu kadar kırılacak ne vardı ki sonuçta Kader kimsenin değildi... Sanırım onu seviyordum. Daha fazla beklememe kararı aldım. Akşam olunca direkt mesaj atıp her şeyi anlatacaktım tabi ondan hoşlandığımı da. Bir süre müzik dinledim.;



Akşam olduğunda Kadere direk mesajı şöyle attım;
+ "mezarlığa gittim selimle ikiniz öpüşüyordunuz sonra ikinizi de arayıp nerede olduğunuzu sordum ikinizde yalan söylediniz". 

Birkaç defa yazıyor ama silip baştan yazıyordu sonunda cevabını gönderdi. 

- "Özür dilerim..."

O an düşündüm kızın özür dileyecek bir şeyi yoktu ki istediğiyle öpüşür. 2 dk boyunca ne yazacağımı düşündüm. Sonunda 

+ "Kader ben seni seviyorum ama selim..." dedim. 
Hiç beklemeden şunları dedi 
- "Bak ben aslında selimi sevmiyorum ama ayrılamıyorum çünkü Selimi bilirsin bana zarar verir" dedi. 

O an tepemin tası attı Selimi bulup ellerimle gebertmek istiyordum. 

- "Bende seni seviyorum ama selimden ayrılamıyorum işte" dedi. 

Bunu demesine sevinmiştim.

+ "Olsun beni sevdiğini bilmekte güzel" dedim. 
-"Yarın sana geleceğim, şimdi iyi geceler" diyip öpücük attı.

Büyülenmiş gibi 

+ "iyi geceler" dedim. 

Az önce ki sinirli halime nolmuştu lan benim. Kız sanki beni büyülüyordu. Selime ne yapacağımı sonra düşünmeye karar verdim zira bu düşünce uyumamı engelliyordu. Kaderi ve o güzel saçlarını düşünerek uyudum.

Ertesi sabah hemen kalkıp güzel bir kahvaltı yaptım ve duşumu aldım. Kaderle ilk defa böyle bir karşılaşmamız olacaktı bu beni garip hissettiriyordu. Öğlene doğru kapı çaldı bende büyük bir heyecanla kapıyı açtım ve asansörü beklemeye koyuldum. Kaderin o asansörden çıkış anı hala gözümün önünde kokusu oradan içime dolmuştu. Gülümsüyordu içeri geçip oturduk. 

- "Eee dedi bir şey demedim dün olan şeyler için özür dilerim ama anlattıklarımdan sonra bana kızmıyorsundur artık herhalde" dedi buruk bir ifadeyle.

Benim adeta aklımı başımdan alıyordu bu kız. Ses tonu saçlarının parlaklığı beni esir ediyordu. 

+ "Hayır dün söylediklerinde ciddi miydin?" dedim. 
- "Hangisi?" diye cevap verdi. 
+ "Beni sevdiğin kısım dedim" birazcık utanarak. 

O an hafifçe kalktı yanıma geldi saçlarının kokusunu duyuyordum ve beni dudağımdan usulca öptü. Yeminle elim ayağım boşaldı başka aleme geçtim o yumuşak dudaklar o sıcak nefes...

- "Sence ciddi miyim?" dedi. 
Konuşamadım. Bana sarıldı. Baktığımda ağlıyordu. Bütün o zamanı birbirimize doyarak geçirdik. Gitmeye yakın kaderin telefonuna bir bildirim geldi. Selim mesaj atmış "neredesin" diye. Bende "arkadaşlarınla kafede olduğunu söyle" dedim. Selim "hangi kafe?" diye cevap yazmıştı. Bende "kız kıza takılıyoruz gelme sen yaz" dedim bıyık altından gülerek. inceyi çakmış olmalı ki o da gülümsedi. Selimi atlattıktan sonra aklıma Kaderi korumak için bir şey gelmişti. Havas kitabında benim okuyup, okuduktan sonra dinç hissettiğim koruma kalkanı adlı dua. Hemen duayı açıp Kadere okuttum. Beni tekrar öptü ve evden ayrıldı

Artık günlerim sıradan geçmeye başlamıştı. Her gün havas kitabından duamı okuyordum. Kaderle konuşuyordum. Arada bize geliyordu. Selime çaktırmamaya çalışıyorduk. Bu böyle 3 hafta gitti. Her şeyin ne kadar hızlı olduğunu o zaman anladım. Garip rüyalar görmem, Selimi aramam, Kaderle tanışmam ve hemen ondan hoşlanmam, Kaderin de benden hoşlanması. Ama bu kadar olayın altında bir kurgu aramak yersizdi sonuçta Kaderi seviyordum o da beni seviyordu. Resmen sevgili olmaya başlamamızın üzerinden 3 hafta geçmişti ki Selimin mesajıyla uykudan uyandım. 

"Buluşalım" diyordu açık ve net. Acaba anladı mı demekten kendimi alamadım ve selimi arasam daha iyi olacak diye düşünüp selimi aradım. Mesajda ki gibi sadece "buluşalım" dedi ve ekledi "gelirken havas kitabını getir ve saat 5 de gel" dedi ve kapattı. Nereye gideceğimizi söylememişti çünkü ikimizde biliyorduk, mezarlık. Kaderle ilgili bir durum olsaydı kitabı istemezdi diye düşündüm. İkimizde diken üstündeydik eğer selim anladıysa bu ona yaptığım çok büyük bir ayıp olarak kalacaktı. Bu düşüncelerle gitme zamanına kadar oyalandım. Biraz sonra da havas kitabımı sırt çantama koyup yola çıktım.

Mezarlığa vardığımda ağacın olduğu yere gelene kadar selim donuk bir ifadeyle yüzüme baktı. Heyecanlandığımı hissediyordum. Yanına gidip selam verdim, selamımı aldı. Hiç uzatmadan ne olduğunu sordum o da 

- "havas kitabı yanında mı?" diye sordu. 
+ "evet" dediğimde ise biraz rahatlamıştı. 
- "Gel bizim eve gideceğiz" dedi. 

Daha önce onların evine hiç gitmemiştim. Bu beni çağırma olayının da kaderle ilgisi olmadığını resmen anlamıştım. Kısa bir yürüyüşten sonra selimlerin evine vardık. içeride yaşlı bir kadın yatıyordu alnında ıslak bir bez ve bir şeyler sayıklıyordu. 

+ "Bu kim?" dedim sessizce. 

Selim "annem" diye cevap verdi.

korkunç kadın


- "Uzun süredir hasta artık birilerinin psişik saldırı yaptığından şüphelenmeye başladım. Havas kitabını da o yüzden istedim belki bir şeyler buluruz diye" dedi.
+ "Neden daha önce söylemedin be olum" dedim.
- "Daha görüşeli birkaç gün olmuştu sanki kitap için seninle konuşuyormuşum gibi olmasın diye söylemedim" dedi. 
+ "Demek o yüzden kitapla bu kadar ilgiliydin" dedim. 

Başını salladı. 

Hemen işe koyulalım bildiğim bir dua var dedim ve koruma kalkanı adlı duayı açtım. Okumayı bitirdiğimde kadının sayıklamaları kesilmiş uykuya dalmıştı. Selim kardeşimsin diyerek bana sıkıca sarıldı. O sırada aklıma Kader geliyordu ve yoğun bir vicdan azabı çekiyordum. Evden çıkma zamanı geldiğinde kitabı çantama atıyordum ki Selim 

- "kitap burada kalmayacak mı?" dedi. 
+ "Kardeşim ben ara ara gelip okurum merak etme diyip" içini rahatlattım ve evimin yolunu tuttum. 

Olanları düşündükçe içimi büyük bir vicdan azabı kemiriyordu.

Eve vardığımda yaptığım ilk iş durumu Kadere anlatmaktı. 

+ "Sen biliyor muydun bu durumu?" dedim. 
- "hayır :( üzüldüm gerçekten" diye cevap verdi. 
- "Eee havas kitabını orada mı bıraktın" dedi. 
+ "Yok" dedim. 

Sonra aklıma geldi havas kitabını bırakıp bırakmama mevzusunu ben hiç Kadere söylemedim ki? 

+ "Sen nereden biliyorsun?" dedim. 
- "Neyi" dedi. 
+ "Havas kitabını orada bırakıp bırakmama mevzusunu" dedim. 
- "Tahmin ettim sonuçta oraya seni havas kitabıyla çağırdığına göre senden kitabı ister" diye cevap verdi. 

Mantıklıydı, fazla üstelemedim. 

+ "Sen nasılsın" dedim. 

Duayı okuduktan sonra hiçbir zarar görmediğini ama biraz yorgun olduğunu söyledi. Bende yardımcı olacağım şimdi bekle diyip şifa yapmaya başladım. Yine 5 dk içinde enerjim sömürülüp gitmişti. 

aura enerji aktarımı


+ "Şimdi nasılsın" dedim. 
- Süperim canım çok sağol" dedi. 
+ "Ne demek" diyip öpücük attım ve uyumam gerektiğini söyleyip uyudum. 

Uzun zaman sonra tekrar garip bir rüya görmüştüm. Bu sefer ki rüyam daha garipti çünkü önceden gördüğüm rüyaların bir karışımı gibiydi. Otelli rüyamda ki siyah adamlar, tapınaklı rüyamda ki gri renkli cadıyı esir almıştı. Cadının etrafında simsiyah bir pus vardı. Gözlerimin içine baktı "sevgi aynı zamanda yok olmaktır..." dedi ve öldü.

DÜNYA ÜZERİNDEKİ TEK MİSTİK VARLIK CİNLER DEĞİL - UZUN BİR SERÜVEN - Part 3 gitmek için tıklayın

Yorumlar