Cin Kabilesinin Musallatı - Gerçek Korku Hikayesi - Son Part
Cin Kabilesinin Musallatı - Gerçek Korku Hikayesi - Son Part
Tırnaklarına ve ayaklarına dikkatlice baktım. Hiçbir şey yoktu. İçim bir rahatlamıştı. içeri doğru girdim. Fahri amca ve Akif oturuyordu. Bana "neredeydin?" diye sordular bende olanları anlattım. Onlar da o saate dışarıda olduklarını evde olmadıklarını söylediler. Ve ben artık her şeyin daha gerçek olduğunu anladım.
Akif ise "hadi dışarı çıkalım hava alırsın" dedi. Dışarı çıktık geziyorduk. Eski kahvehane gibi yerde oturduk biraz sonra çay içmeye başladık. Yanımıza bir adam oturdu ve aniden "muska nerede?" dedi.
Şaşkınlıklar içerisinde olayı kavramaya çalıştım ve
+ "muskayı nereden biliyorsun?" dedim.
- "Onu ben yaptım muska nerede?" dedi.
içimden acaba bu adama güvenebilir miyim? diye düşündüm. Bu adam yapmış şeyi ve güvenebilecek miydim acaba? Cebimden çıkarıp gösterdim. Gördüğü gibi aç gözlü bir şekilde bakıp almaya çalıştı. Ama vermedim. Bunu neden yaptın diye sorgulamaya başladım adamı..
- "Küçüklüğümden beri cinlerle münakaşa içerisindeyim sürekli iletişimim oldu" dedi.
+ "Tamam peki bu büyünün amacı nedir?" dedim.
- "Kendim için yaptım cinlerin en asilleriyle konuşmak istiyordum" dedi.
+ "Peki beni nereden buldun?" dedim.
- "Arkadaşlarım olan cinler sağ olsun" dedi.
Bu adam tekin değildi biliyordum.
- "Bu büyüyü senden çözeceğim" dedi.
+ "Peki ama nasıl yapacağız?" dedim o ise;
- "Benim eve gelin senden bu büyüyü çözeceğiz" dedi.
Pek güvenemesem de bu durumdan kurtulabileceğimi düşündüm. Akif'te pek güvenmedi. Ama o da çaresiz bir şekilde kabul etti. Bizi evine doğru götürmeye başladı. Bizde arkasından güvensizce ama bir umutla gidiyorduk. Evi dediği yer bir pansiyon gibiydi. Girdik odaya odanın her perdesi kapalıydı, içerisi ise kap karanlıktı. Uzun bir çubuk gibi şeyi alevlendirdi ve içerisini aydınlatmak için bir kaç mum yaktı. Sonra ise dolaptan bir bez parçası çıkardı ve onu yere serdi. Bez parçası siyahtı ve yuvarlaktı. Ortasında 3 tane üçgen gibi noktalar vardı ve yuvarlağın çevresinde 9 tane daha vardı. Bunların hepsini değişik çizgiler yaparak birleştirdi. En son dolaptan bir mum daha çıkararak 3 noktanın ortasına koydu. 9 noktadan herkese 3 nokta düşüyordu ve herkes 3 noktanın tam ortasına oturacaktı.
Oturduk ve bizden muskayı istedi. Bende muskayı verdim. Tüm dikişlerin hepsini aniden yırttı ve kağıdı mumda yaktı. Bir şeyler söylemeye başladı. Ben ise bunları yaparken ağlayacak duruma gelmiştim. Çünkü amcanın bana koru dediği muska şuan yok olmuştu. O da bir anda karardı, mum söndü ve çok değişik sesler gelmeye başladı. Çok korkmuştum Akif bir an bağırdı ve bir şey Akife çok sert vurdu. Akif çok kötü yerde yatıyordu. Ben kapıyı açtım ve Akif'i kollarından tutup dışarı kaçtım.
Akif baygın bir haldeydi. Pansiyondaki çalışanlar geldi ve Akif'i ayılttık. Adamın odasına girdik ve hiç birşey yoktu. Her şeyi ortadan kaldırmıştı. Akif "hadi çabuk gidelim buradan" dedi. Ve eve geldik. Epey geç olmuştu. Fahri amca "neredeydiniz?" diye sordu. Bizde durumu anlattık. Bu sefer Fahri amca bize çok kızdı ve "yarın ilk ışıkta hocaya gidiyoruz" dedi. Gece geldi yatma vakti gelmişti. Ama artık yatmak istemiyordum çünkü gördüğüm rüyalar beni çok korkutuyordu uyumak istemiyordum ama uyumuştum.
Gene uyandım bu sefer rüya görmedim. Fahri amca beni kaldırdı ve "hadi gidiyoruz" dedi. Arkadaşının arabasını almıştı. Bindik arabaya yolda gidiyoruz. Köye doğru geldik. Köyün girişinde bir köpek arabanın önünde öylece durdu. Üzerine ne kadar gitsek de öylece durdu. Bizde arabadan çıktık köpeği kovmak için ama köpek hala arabanın içine doğru bakıyordu. Bir anda havlamaya başlamasıyla bizim korkmamız bir oldu. Aniden arabaya bindik bu sefer köpek peşimizden koşuyordu. Amcanın yanına kadar. Amca köpeği görür görmez bir şeyler okudu ve köpek kaçtı. Bizi eve buyur etti ve bizim gördüğümüz o adam da evdeydi.
Eve girdik ve ben adamı görünce "burada ne işin var şerefsiz?" diye bağırdım. Hoca "dur yapma" dedi. Fahri amca şaşkın şaşkın bakıyordu. Oturttu bizi. Ben ise çok sinirli bir şekilde adama bakıyordum. O ara ise amca fahri amcaya bir şeyler söyledi gibi. Ben ise hâlâ adama sinirli bir şekilde bakarken bana seslendi ve anlatmaya başladı.
Sanki her şey birbiriyle bağlantılıydı. Çok değişik geliyordu her şey... En sonunda anlatmaya başladı amca. Adam amcayı cinler sayesinde bulmuş. Ben bu olayları pek anlayamasam da amcayı dinliyordum.
- "Adamın yaptığı o ritüelde siz kaçıp giderek kabileyi kızdırdınız" dedi. Bende;
+ "O adam senin koru dediğin muskayı parçalayıp kağıdı yaktı amca" dedim.
Ve amca sanki başından aşağı kaynar sular dökülmüşcesine adama baktı. Anlamadığım dilde adama kızmaya başladı ve bana yönelerek bir kaç dua okudu. Ve fahri amcaya "Akif'i de al buraya gel" dedi.
Fahri amca nedenini sordu ve amcada "o da bulaştı o da gelmeli" dedi. Adam, ben ve amca aynı yerdeydik. Amca adama güvenmiyordu her halinden belliydi. O adam da sadece yere bakıyordu. Amca bana;
- "Gel mutfağa bir yardım et çay koyalım" dedi.
+ "Tamam dedim" ve kalktık.
Mutfağa gittiğimizde ise bana
+ "Ben bu adama güvenmiyorum" dedim ve amcada bana;
- "Bu kişi insan değil" dedi.
Ben nasıl neden diye sorar iken bana "Sesini kıs" dedi. Ben de sesiz şekilde sordum. Ve amca da bana;
- "insan silüetine bürünmüş bir cin bu... Nedenini bilmiyorum ancak bu muskayı o yapmış. Ben bizim köyde bir kızdan aldım bunu ve onu da bu durumdan zor kurtardık ve yok edecekken sen aldın. Ve bu sefer daha beter oldu durumlar. Ama korkma evlat çözeceğiz" dedi.
Benim içim biraz rahatladı. Çünkü amca içimi rahat ettiriyordu. İçeri gittik. Adam hala orada oturuyordu ve aklıma amcanın dedikleri geliyordu. Bu şey gerçekten insan değil miydi? Bunları düşünürken Akifler geldi. Ve Akif'in ağzı yüzü kan içinde gözü şişmişti. Ne oldu diye sorarken Fahri amca hocaya dönerek "evet ona da bulaşmışlar" dedi. Ben o sinirle arkadaşıma olanlardan sonra o adama doğru yürüdüm ve daha yanına bile yanaşmadan bir güç beni kuvvetle itti. O andan itibaren işte her şey başlamıştı.
Hoca aniden dualar okumaya başladı ve hocanın dediği her şey doğruydu. O gerçek bir insan değildi. Bir süre dua okuduktan sonra adam yerlerde kıvranmaya başlamıştı ve anlamadığım bir dilde konuşmaya başladılar. Bir kaç diyalog aralarında geçtikten sonra Türkçe konuşmaya başladılar. Hoca "adın ne adını belirt" diye bir kaç kez bağırdı. Ve adam fısıltılı bir dille "Efrit" dedi.
Çok şaşırmıştım ve acayip korkuyordum. Ve o cin çok acayip bir sesle bağırmaya başladı. Evdeki her şey patladı ve kırıldı. Sanki içeride kasırgalar kopuyordu. Korkudan artık ağlamaya başlamıştım. O kadar korkuyordum ki bir yandan amcanın sesi ve bir yandan o bağırma sesi.
Amca duaları okudukça bağırma sesleri daha çok oluyordu. Bir süre sonra cin sustu. Yerde daha çok halsizdi ve amca dolabı açıp kavanozun içindeki pembe suyu cinin üstüne attı ve artık hiçbir şey yapamayacak hale geldi. İnsan silüetinden çıkıyordu ve ayakları tersti. Amca sordu "niçin bunları yapıyorsun?" diye. Cin kabilesinden kovulmuş sürülmüş ve Marid kabilesinde sürgündeyken kabileye kurban verirsen kabile seni tekrar kabul edermiş. Ve o da bunun için beni kurban yapmış.
Bir anda hızlıca koşup evden kaçtı. Amcaya "yakalayalım" dedim ve amca da hayır gerek yok o ölecek dedi. "Ama daha büyük sorunumuz var sana artık musallat olmuş bir kabile var" dedi. Daha da korkuyordum. Olayın başlangıcının üzerinden sadece neredeyse 1 hafta olmuştu. Ve artık bitsin istiyordum. Amca "gidiyoruz" dedi ve fenerleri aldık ve amca yanına bir çanta aldı Akif'le bana verdi. Bir ucundan Akif bir ucundan ben taşıyarak ormanın içerisine doğru gittik. Ve bir yere geldik bu sefer o yeri görünce çok şaşırmıştım. Sık ormanın ortasında boş bir alan yuvarlak bi alan ortada üçgen şeklinde üç tane kütük ve etrafında 9 tane kütük.
Yanında getirdiği çantadan büyükçe 1 mum çıkardı ve 3 kütüğün üstüne 3 normal boyutlarda mum koydu ve çantadan bir sopa çıkardı. Tutuşturarak her bir mumu yaktı. Şimdi 4 kişiydik. "üçünüz 3 tane kütük alın ve ortasına oturun" dedi. Akif ben ve Fahri amca 9 kütükten çevremizdeki 3 tanesinin ortasına oturduk. Alan büyüktü ve Akif uzağımda Fahri amca da uzağımdaydı korkuyordum. Amca ortaya geçti ve bir şeyler söylemeye başladı.
Bu sefer ortalık çok rüzgarlıydı çok esmeye başladı kasırga gibiydi ama bir tane mum bile sönmedi hatta kıpırdamadı bile. Ve aniden yanımızdaki boşluklara birileri geldi o kütüklerde birileri vardı. Oturuyordu görüyordum. 3 kütükte de ayakta birileri geldi. Onları da görüyordum. Korkudan kalp krizi geçirecektim. Bir an da tüm mumlar söndü.
Büyük olanı birden bağırdı. "İstediğimizi alıp onu öldüreceğiz" dedi. Ve Akif'i öldürdüler. Ben beni öldürecekler sanmıştım. Ama onlar Akif'i öldürdüler ben ölmedim. Neyi düşüneceğimi şaşırdım ağlamaktan gözlerim şişmişti artık. Korkudan ağlıyordum. Fahri amcada "neden benim oğlum neden" diye ağlamaklı şekilde bağırıyordu. Ve o ara bir adam geldi ayakları tersti bu bir cindi ve bizlere öldürecek gibi bakıyordu. Fahri amcaya dönerek "oğlun bunu hak etti" dedi. Fahri amca "ne yaptı benim oğlum" dedi. O da başladı anlatmaya başladı.
Akif en başından beri her şeyi planlayan kişiymiş. Bu işlerle uğraşmaya para için başlamış ve bunun için çok büyük şeyler yapması gerekiyor ve Akif uymamış bu anlaşmaya. Başı derde girdiği içinde kurban olarak beni yapmış. O cin onun dostuymuş. Ona bu konuda yardım eden ilk cinmiş. Ve her şeyi planlamış. Bütün suçu bana yıkmaya çalışmış. Ve beni kurban vermek istemiş. Fahri amca "beni de öldürün o zaman beni de öldürün" diye ağlarken "senin sıran daha gelmedi" diyerek cin oradan uzaklaştı.
Yorumlar
Yorum Gönder