DÜNYA ÜZERİNDEKİ TEK MİSTİK VARLIK CİNLER DEĞİL - UZUN BİR SERÜVEN - Son Part

korku hikayeleri

DÜNYA ÜZERİNDEKİ TEK MİSTİK VARLIK CİNLER DEĞİL - UZUN BİR SERÜVEN - PART 5


Arkamı döndüğümde bunun üstad olduğunu gördüm ve bana " bu kadar yeter" dedi, sesi kızgın değildi. Bende durdum. Ortam sessizliğe bürünmüştü ne ben ne de avcılar bunun olacağını tahmin etmiyordu, hemen arkadaşlarının başına toplandılar. Üstad ve ben bir süre bakıştık, sessizliği ben bozdum soracak çok şeyim vardı.

+ "Havas kitabını neden istiyordunuz üstad" dedim.

"Üstad" kelimesini istemsizce söylemiştim o ağırlığı hissettiriyordu. Alaylı bir ifadeyle bana baktı

- "Sence bir avcı böyle bir kitabı temin edemez mi?" dedi.

Haklıydı zaten benim şaşırdığım da buydu. Aynen ona söyledim o da

- "Onlar" dedi uzun boylu ve arkadaşlarını göstererek "daha çıraklar, görevleri havas kitabı bulmaktı ve bunu masum birini öldürmeden ciddi bir zarar vermeden yapmaları gerekiyordu" .
+ "Anladım, artık gidebilir miyim?" diye sordum.
- "Sormak istediğin başka bir şey yok mu?" diye cevap verdi.
+ "Kaderle selimde mi avcı?" dedim. Güldü ve
- "Çıraklarım kader ve selimi aileleriyle tehdit etti. Yapacak bir şeyleri yoktu." dedi ve ekledi "O büyü sana daha kolay ulaşmak için yapılmıştı sonra selim sen ölme diye bozdu, Kaderden aniden soğumanın nedeni bu, bir daha kaderi asla onu sevemeyeceksin."
+ "Anladım üstad.." diye cevap veriyordum ki uzun boylu uyanıp bağırmaya başladı
- "üstad onu sağ göndermeyeceğiz değil mi? içimizden birine saldırdı." arkadaşları da ona destek veriyordu.

Üstad'a baktığımda sinirlendiğini gördüm, hiçbir şey söylemeden uzun boyluya bakıyordu sanki sözler olmadan konuşuyorlardı. Sonra bana dönüp

- "Çıraklarımdan birini alt etmenden etkilendim doğrusu, sıradan biri bir avcıyla çırak olsa bile boy ölçüşemez" dedi.
+ Bende "şans bu sefer benden yanaydı" dedim.

Sonra hayatımda dönüp noktası olabilecek bir teklif yaptı

- "Avcı olmak ister misin?".

Bir an şaşırdım ve konuşamadım. Bu çok büyük bir teklifti ancak avcı olursam istediğim gibi davranamazdım, büyü yapmam lazımdı ve bazen de insanlara zarar vermem gerekirdi.

+ "Hayır.." diyebildim.

- "O zaman öğrencimi alt ettiğin için seni ödüllendirmek istiyorum ne istersin?" diye sordu.

Fazla düşünmedim ne istediğimi biliyordum

+ "Auramın onarılmasını ve enerjimin eskisi gibi pozitif olmasını üstadım" .

aura


Bunu isteyeceğimi biliyormuş gibi "sen iyi bir çocuksun" dedi ve "artık eve gidebilirsin" diye ekledi.

Bende eve doğru yola çıktım. Bu yaşadıklarım muhteşem bir şeydi. Kader ve Selim nerede ve ne yapıyorlar acaba diye düşündüm.

Eve vardığımda gerçekten yorulmuş olduğumu farkettim, üstüme de bir ağırlık çöküyordu nasıl olduğunu anlamadan uyuya kaldım. Uyandığımda ertesi gün olmuştu, tüy kadar hafif hissediyordum, sanırım üstad enerjimi pozitif yapmış ve auramı da düzeltmişti. Kader ve selimi eve çağırmaya karar verdim ve teker teker aradım. ikisi de bunu kabul etti çünkü bana karşı suçlu hissediyorlardı. Oysa ben dün bütün her şeyi halletmiştim.

Kader içeri girer girmez bana sarıldı, durmadan öpüyordu, Selim ise sıradan bir selam verip içeri geçti. Mutlu olmam ikisinin de gözünden kaçmamıştı, güzel şeyler anlatacağımı anlamışlardı. Baştan sona her şeyi anlattım uzun boyluyu yenmemi üstatla diyaloğumu. Bitirdiğimde ikisi de hem suçlu hem hayran bir ifadeyle bana baktı. "Sizi affediyorum" dedim. Selimle sarılıp tokalaştık. Kader ise dudağıma yapıştı ama hiçbir şey hissetmedim. Olaylar böylece son buldu. Önce kader başka bir ile taşındı çünkü beni seviyordu ama benim onu sevmem artık imkansızdı, sonra selim üniversite için başka şehre gitti.

Yorumlar